9 Mayıs 2012 Çarşamba

Hz. Mehdi (AS) Sağ Bacağındaki İz


Hz. Mehdi (as)'ın sağ bacağında ten renginden daha koyu renkli bir iz olacaktır, bacak yapısı tüm vücudu gibi geniş yapılı olacaktır.


(HAZRETİN) (HZ. MEHDİ(AS)’IN) BACAKLARI GENİŞİRİCE VE SAĞBACAĞINDA BEDEN RENGİNİN AKSİNE BİİZ BULUNMAKTADIR.
(Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi Cilt:4 Sayfa 154 ve Kemal-ud Din Cilt:2 Sayfa 376 ve Bihar Cilt:52 Sayfa 322)

(HZ. MEHDİ(AS)'IN) SAĞ BACAĞINDA SİYAH BİİVARDIR.
 (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 251

Hz. Mehdi (AS) Vücudundaki İzler

Peygamberimiz (sav) hadislerinde, Hz. Mehdi (as)'ın vücudunda belirleyici bazı ben ve izler bulunduğunu bildirmiştir.



HZ. MEHDİ(AS)’IN BACAĞINDA BİİZ VARDIR
(HAZRETİN) (HZ. MEHDİ(AS)’IN) BACAKLARGENİŞİRİCE VE SAĞ BACAĞINDA BEDEN RENGİNİN AKSİNE BİİZ BULUNMAKTADIR.
(Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi Cilt:4 Sayfa 154 ve Kemal-ud Din Cilt:2 Sayfa 376 ve Bihar Cilt:52 Sayfa 322)

(HZ. MEHDİ(AS)'IN) SAĞ BACAĞINDA SİYAH BİİZ VARDIR.
 (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 251)

Hz. Mehdi (AS) Cilt Rengi

Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)'ın yüzünün parlayan inci yıldız gibi parlak ve temiz bir cilt yapısında olduğunu haber vermiştir.



....( HZ. MEHDİ(AS)’IN) YÜZÜ İNCİ YILDIZ GİBİDİR ...
Muhammed Emir Naşiri, El İmam el Hz. Mehdi (as) fi’l –ehadis’l müştereke beyen’s sünne ve ş-şia


[HZ. MEHDİ(AS)]  BENİM NESLİMDEN, KIRK YAŞIN ÇOCUĞUDUR, OĞLUDUR, YÜZÜ PARLAK İNCİ YILDIZ GİBİDİR
Risale-i Mehdiyye al-i resul (r.a.) Ebu’l- Hasan Nureddin Ali b. Sultan Muhammed Ali El-Kani

(HZ. MEHDİ(AS)’IN) YÜZÜ PARLAYAN YILDIZ GİBİ ...
Ahir zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, s. 22

Hz. Mehdi (AS) Tanınmaması


Hz. Mehdi (as) çarşılarda dolaşacağı ve toplantılara katılıp insanlarla içiçe olacağı halde belli bir süre kimse onun Hz. Mehdi (as) olduğunu bilmeyeceklerdir.



İmam Sadık(as) şöyle buyurmaktadır:
BU İŞİN SAHİBİNİN (HZ.MEHDİ’NİN),YUSUF(AS)’A BENZERLİĞİ BULUNMAKTADIR. ÇÜNKÜ YUSUF(AS) KARDEŞLERİNİ TANIMIŞTI, ANCAK KARDEŞLERİ ONU GÖRDÜKLERİ ZAMAN, KENDİNİ TANITINCAYA KADAR ONU TANIMAMIŞLARDI ... HALBUKİ O [HZ. MEHDİ(AS)], ONLARIN ÇARŞILARINDA GİDER GELİR. TOPLANTILARINDA HALILARININ ÜZERİNE AYAK BASAR. ALLAH’IN İZNİ İLE KENDİNİ TANITINCAYA KADAR ONLAR ONU (HZ. MEHDİ(AS)’I) TANIMAYACAKLAR.
(Mucem-ul Ehadisi İmam Mehdi Cilt:3)

Hz. Mehdi (as) hiçbir tarikat ya da şeyhe bağlı olmayacak, doğumu evde olacaktır


İmam Hasan(as) şöyle buyurmaktadır:
Meryem’in oğlu İsa(as)’nın onun arkasında namaz kılacağı Kaim (Hz. Mehdi (as)) hariç, .... hepimizin boynunda biat sorumluluğu vardır. Yüce Allah, BOYNUNDA HİÇBİR KİMSENİN BİAT SORUMLULUĞU OLMAMASIİÇİN (HZ. MEHDİ(AS)’IN) DOĞUMUNU GİZLEYECEK VE GİZLİ OLMASINI EMREDECEKTİR.
(Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi Cilt:3 Sayfa:165)

Müminler her zaman umut ve korku arasında olurlar



Onların yanları yataklarından uzaklaşır. RABLERİNE KORKU VE UMUTLA DUA EDERLER ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Secde Suresi, 16)


Rablerinin azabına KARŞI (DAİMİ) BİR KORKU DUYMAKTADIRLAR.
Şüphesiz Rablerinin azabından emin olunamaz. (Mearic Suresi, 27-28)

Düzene konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın; O'NA KORKARAK VE UMUT TAŞIYARAK DUA EDİN. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. (Araf Suresi, 56)

Onda acele edenler, (gerçekte) ona inanmayanlardır. İMAN EDENLER İSE, ONA KARŞI BİR KORKU İÇİNDEDİRLER ve onun gerçekten hak olduğunu bilirler. Haberiniz olsun; kıyamet-saati konusunda tartışanlar, gerçekte uzak bir sapıklık içindedirler. (Şura Suresi, 18)

Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, UMARAK VE KORKARAK BİZ'E DUA EDERLERDİ.Biz'e derin saygı gösterirlerdi. (Enbiya Suresi, 90)

Biz sana bu Kur'an'ı güçlük çekmen için indirmedik, 'İçi titreyerek korku duyanlara'ancak öğütle-hatırlatma (olsun diye indirdik). (Taha Suresi, 2-3)

Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele. (Yasin Suresi, 11)

Hz. Mehdi (as)'ın cennet ile müjdelenmesi



Hz. Mehdi (as) Cennetin tavuskuşu (süsü)dur.
(Bihar-ül Envar, Cilt 51, Sayfa:105)


Deylemi'nin, 'Firdevs' kitabında Abdullah b. Abbas'dan rivayetine göre, Resulullah şöyle buyurmuştur:
"Mehdi, cennet halkının yakışıklı gencidir." 
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")

...Enes b. Malik (r.a.) den, şöyle demiştir: Ben, Resulullah (s.a.v.)'dan işittim, buyurdu ki: Biz Abdulmuttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi. 
(Sünen-i İbni Mace, 10/349) 

Bediüzzaman; Hz. Mehdi (as)'in zuhur edeceği ahir zaman

Bediüzzaman; Hz. Mehdi (as)'in zuhur edeceği ahir zamanda, tek bir kişide toplanan ferdi baski gücünün yani despotik diktatörlük rejimlerinin, müslümanlar arasinda hamiyeti islamiyenin feveran etmesine neden olacağina dikkat çekmiştir.



STAD BU SÖZÜNÜ HİCRİ 1327 (MİLADİ 1911) YILINDA ŞAM’DA EMEVİ CAMİİ’NDE VERDİĞİ HUTBESİNDE SÖYLEMİŞTİR. BURADA ÜSTAD, İSLAM ALEMİNİN, HİCRİ 1371'DEN YANİ MİLADİ 1951’DEN SONRAKİ GELECEĞİNE YÖNELİK İZAHLAR YAPMIŞTIR. ÜSTAD’IN HUTBE-İ ŞAMİYE’DE VERDİĞİ TARİHLERİN HEPSİ HZ. MEHDİ (A.S.)’IN ZUHUR ZAMANI OLAN HİCRİ 1400 İÇİNDEDİR.
İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyetin olacak; ve hakim, Kur'ân-ı Kerîm'e uygun olan imanî gerçekler  olacak…..
Ey bu Emevi Camisi’ndeki kardeşlerim gibi İslam aleminin bu büyük camisinde olan kardeşlerim! Siz de ibret alınız. Bu kırk beş senedeki bu dehşetli olaylardan ibret alınız. Tam aklınızı başınıza alınız, ey düşünen ve akıl sahibi ve kendini bilgili telakkî edenler!
 Sözün kısası: Biz Kur’an talebesi olan Müslümanlar, doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan ayıran delile uyuyoruz, akıl ve fikir ve kalbimizle imani gerçeklere inanıyoruz. Başka dinlerin bazı insanları gibi rahipleri taklit için doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan ayıran delilleri bir kenara bırakmıyoruz. Onun için, akıl ve ilim ve fenin hükmedeceği gelecekte,elbette akla uygun delilleredayanan ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’an hükmedecek.
Hem de, İslamiyet güneşinin görülmesine (ortaya çıkmasına) ve insanlığı aydınlatmasına engel olan perdeler açılmaya başlamışlar; o engel olanlar çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o tan vaktinin işaretleri göründü. Yetmiş birde gerçek aydınlanma başladı veya başlayacak. Eğer bu Yalancı fecrde olsa, otuz-kırk sene sonra gerçek aydınlıkçıkacak.Evet, İslâmiyetin gerçekleriningeçmişteki  memleketlerinin tamamen istilasına sekiz dehşetli mani engel oldu.
Birinci, İkinci, Üçüncü Maniler: Ecnebîlerin cahilliği ve o zamanda vahşetleri ve dinlerine taassuplarıdır. Bu üç mani, bilim ve medeniyetin ahlâkî güzellikleri ile kırıldı, dağılmaya başlıyor.
Dördüncü, Beşinci Maniler: Papazların, rûhanî reislerin başkanlıkları ve zorbalıkları; ve ecnebîlerin körü körüne onları taklit etmeleridir. Bu iki mani dahi Hürriyet fikrive gerçekleri araştırma eğiliminin, insanoğlunda başlamasıyla sona ermeye başlıyor.

Altıncı, Yedinci Maniler: Bizdeki baskı ve şeriatın muhalefetinden gelen kötü ahlâkımız engel oluyordular. Bir şahıstaki ferdi baskı kuvvetinin şimdi sona ermesi, cemaat ve komitenin dehşetli baskılarının otuz kırk sene sonra sona ermesine işaret etmekle; ve hamiyet-i İslamiyenin şiddetli feveranıyla (coşmasıyla, galeyana gelmesiyle) ve kötü ahlakın çirkin neticelerinin görülmesiyle, bu iki mani de sona eriyor ve sona ermeye başlamış. İnşaAllah tam sona erecek.
Sekizinci Mani: Yeni ilimlerin bazı sağlam meselelerinin, İslâmiyetin gerçeklerinin görünen anlamlarına karşıt ve mualif zannedilerek, geçmiş zamandaki istilasına bir derece sed çekmiş.

Evet, hakikati araştıranbazı müslümanlarınbu yolda telifleri var. Bu Sekizinci dehşetli engelin altüst olacağına dair alametler görünüyor.
Evet, şimdi olmasa da otuz-kırk sene sonra fen ve gerçek bilim ve medeniyetin güzellikleri bu üç kuvveti tam hazırlayıp, ihtiyaç duyulan maddî manevî tüm ihtiyaçlarını verip, o sekiz manileri mağlûp edip dağıtmak için doğruyu arama eğilimini ve insafı ve insan sevgisini, o sekiz düşman taifesinin sekiz cephesine göndermiş. Şimdi onları kaçırmaya başlamış. İnşaAllah yarım asır sonra onları darmadağın edecek.
 Evet, meşhurdur ki, "En kesin fazîlet odur ki, düşmanları dahi o fazîletin tasdikine tanıklık etsin."
Tarihçe-i Hayat, Sayfa 80, 81
Üstad burada, bu hutbenin okunuşundan 40 yıl sonrasına dikkat çekmiştir. 40 yıl sonrası  Hicri1371'den yani Miladi 1951’den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmıştır.
Hicri 1371 + 30 = 1401 (Miladi 1981) (30 yıl sonrası)
Hicri 1371 + 40 = 1411 (Miladi 1991) (40 yıl sonrası)
Hicri 1371 + 50 = 1421 (Miladi 2001) (yarım asır sonrası)

Bakara Suresi'nin 60. Ayeti

Bakara Suresi'nin 60. Ayetinde geçen ... 'asanı taşa vur' ... ifadesinin ebced değeri 2007 yılını vermektedir.



(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: "ASANI TAŞA VUR" demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.
(Bakara Suresi, 60)


"Asanı taşa vur"
idrib bi asâkel hacer(hacere)
Şeddesiz 1428/2007

Yusuf Suresi'nin 21. ayeti

Yusuf Suresi'nin 21. ayetinde geçen ''...Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık...'' ifadesinin ebced değeri 1999 tarihini vermektedir.



Onu satın alan bir Mısırlı (aziz,) karısına: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi. Böylelikle Biz,YUSUF'U YERYÜZÜNDE (MISIR'DA) YERLEŞİK KILDIK. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler.
(Yusuf Suresi, 21)


Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık….
…mekkennâ li yûsufe fîl ardı…
Şeddesiz:1419/1999

Duhan Suresi'nin 17. ayetinin ebced değeri 2022 yılını vermektedir



ANDOLSUN, BİZ KENDİLERİNDEN ÖNCE, FİRAVUN'UN KAVMİNİ DE DENEDİK. ONLARA KERİM BİR ELÇİ GELMİŞTİ;
(Duhan Suresi, 17)
Ve lekad fetennâ kablehum kavme fir’avne ve câehum resûlun kerîm(kerîmun).
Ve   lekad  fetenna kablehum kavme fir'avne   ve   caehum
6 +    134 +  531    +   177     +   146  +   406  +   6  +   50   +

resulun  keriymun
296     +     270  =  2022 (Şeddesiz)

Enam Suresi'nin 162. Ayetinin ebced değeri 2011 yılını vermektedir


 “DE Kİ: "ŞÜPHESİZ BENİM NAMAZIM, İBADETLERİM, DİRİMİM VE ÖLÜMÜM ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH'INDIR."
(ENAM,162)

Arapça Okunuşu: Kul inne salatiy ve nusukiy ve mahyaye ve mematiy lillahi Rabbi elalemiyne

130  + 101 +  531 +    6 +    140   + 6 +       69       + 6 +     491     +    95    +    204 +   232 =  2011 (şeddeli)

Maide Suresi'nin 92. Ayeti


Maide Suresi'nin 92. Ayetinde geçen ''...Bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.'' İfadesinin ebced değeri 2024 yılını vermektedir.


ALLAH'A İTAAT EDİN, PEYGAMBERE DE İTAAT EDİN VE SAKININ. EĞER YÜZ ÇEVİRİRSENİZ, BİLİN Kİ, ELÇİMİZE DÜŞEN, ANCAK APAÇIK BİR TEBLİĞDİR.
 Maide Suresi, 92
Ve etîûllâhe ve etîûr resûle vahzerû, fe in tevelleytum fa’lemû ennemâ alâ resûlinel belâgul mubîn(mubînu).
fe  ialemuu ennema ala  resulina elbelağu elmubiynu

80 +  148   +   92    + 110 + 347   +  1064   + 133 = 1974 (Şeddesiz)
80 +  148   +  142   + 110 + 347   +  1064   + 133 = 2024 (Şeddeli)
Şeddesiz;1974
Şeddeli;2024

Fecr Suresi, 5. Ayeti'nin ebced değeri 2026 tarihini vermektedir


“BUNLARDA, AKIL SAHİBİOLAN İÇİN BİR YEMİN VAR, DEĞİL Mİ?”
FECR SURESİ, 5


Hel fî zâlike kasemun lizî hicr(hicrin).

35 + 90 + 750 + 200 + 740 + 211= 2026

Tevbe Suresi'nin 26. ayeti

Tevbe Suresi'nin 26. ayetinde geçen '(Bundan) sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur indirdi...' ifadesinin ebced değeri 1988 ve 2058 yıllarını vermektedir.



(BUNDAN) SONRA ALLAH, ELÇİSİ İLE MÜ'MİNLERİN ÜZERİNE 'GÜVEN DUYGUSU VE HUZUR' İNDİRDİ, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır.
Tevbe Suresi, 26


Summe enzelallâhu sekînetehu alâ resûli-hî ve alel mu'minîneve enzele cunûden lem terev-hâ ve azzebellezîne keferû ve zâlike cezâul kâfirîn(kâfirîne).
(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi…
Summe enzelallâhu sekînetehu alâ resûli-hî ve alel mu'minîne
Summe   enzele  Allahu sekiynetehu   ala   resulihi   ve   ala
540     +    88   +    66   +      545       +  110 +   301   +  6 + 110 +
580     +    88   +    96   +      545       +  110 +   301   +  6 + 110 +
elmu'miniyne
222   =  1988 (Şeddesiz)
222   =  2058 (Şeddeli)
Şeddesiz : 1988
Şeddeli : 2058

Deccal, Hz. Mehdi (as)'ı insanların gözünde bambaşka göstereceği için Hz. Mehdi (as)'ın cemaati küçük olacak



Hz. Mehdi’ye, aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecek ve her zalim onun karşısında mağlup olacaktır. Zamanı o kadar adil olacak ki, kabirdeki ölüler, dirilere imrenecektir. Bu durum, 7 sene devam ettikten sonra artık yerin altı, yerin üstünden hayırlı olacaktır.
(El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 27)

Hz. Mehdi (as)'ı müjdeleyecek olan sarıklı kişi




Hz. Mehdi, çıkarken başında bir sarık olacak ve bir münadi, ‘Bu, Allahın halifesi olan Mehdi’dir, ona uyunuz’ şeklinde nida edecektir.
(El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 23)


Hz. Mehdi (as)'ın Musevilerle bağlantısı olacaktır




Beytül Mukaddes’e (Kudüs) inecektir.
(El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 29)


Hz. Mehdi vasıtasında, aniden vefat edecektir


Hz. Mehdi, bu ümmetin vasatı, Hz. İsa da ahiri olacaktır. Vasattan kastedilen, Mehdi’nin Hz. İsa’dan çok az bir süre önce geleceğini ifade etmek içindir. Hz. İsa da, ondan hemen sonra geldiği için ahir olarak vasıflandırılmıştır... Peygamber Efendimiz ‘Nefsim yedi kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Mehdinin babası Kureyşidir. Eğer istenseydi onu en son ceddine kadar sayardım, çünkü Hz. Mehdi, İslam’ın sonu olacaktır’ buyurmuştur. İbni Ebil Caad da‘Mehdi 21 veya 22 yıl kaldıktan sonra... 9 yıl adil bir şekilde hükmedecektir’ demiştir. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 42)

Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)'ın cilt renginin zaman zaman kırmızılaşacağını, zaman zaman açılacağını söylemektedir


Hz. Mehdi’nin rengi arabi, bedeni İsraili’dir. Sağ yanağı üzerinde parlayan yıldız gibi bir ben vardır. Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 47)

Hz. Mehdi (as), fakirleri zengin etmekten hoşlanacaktır



Yerde ve gökte, herkes ondan (Hz. Mehdi (as)’dan) razı olacaktır. Malı, eşit bir şekilde insanlara dağıtacaktır. Muhammed ümmetinin gönlü, zenginlikle dolacaktır. Onun adaleti her yeri kaplayacak ve insanlar arasında Hz. Peygamberin sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir. Hatta birisinden, mala ihtiyacı olan kim varsa çağırmasını isteyecek, o kişi emrini yerine getirdiğinde, sadece bir kişi gelecektir. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 9-12)


Erbakan Hocamız'ın vefatına işaret eden hadis


Zuhurundan hemen önce bir halifenin ölümünde ihtilaf olacaktır... Kendisi (Hz. Mehdi (as)) istemediği halde ondan ortaya çıkmasını talep edecekler ve sonunda Rükun (Kabenin köşesi) ile Makam (Hz. İbarahim’in makamı) arasında ona biat edeceklerdir. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 13)



Hz. Mehdi (as) devrinde sadece müminler değil herkes zengin olacak, barajlarla yağmurun boşa gitmesi engellenecek


Onun devrinde, ümmetin gerek iyileri ve gerekse de kötüleri, misli asla görülmemiş şekilde, pek çok nimetlere sahip olacaktır. Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek, toprak bir tek tohum istemeden verimli ve bereketli olacaktır. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 15)


Bediüzzaman Hazretleri'nin Hz. Mehdi (as)'a zemin hazırlamasına işaret eden hadis


Doğu tarafından birtakım insanlar çıkıp, Hz. Mehdi’nin saltanatını hazırlayacaklardır. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 17)


Sosyal adalet Hz. Mehdi (as)'ın görevidir


‘Ümmetimden Mehdi çıkacaktır. Allah-u Teala hazretleri, insanları zengin kılmak için onu gönderecektir. O zaman ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde ve arzın nebatatı çok fazla olacak, Hz. Mehdi, insanlara eşit şekilde bol bol mal dağıtacaktır.’ (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 30)

Hz. Mehdi (as), Peygamberimiz (sav)'in kumandanıdır


Resulullah Efendimiz, ‘Yemin ederim ki Allahü Teala, benim neslimden, dişleri güzel, alnı açık, yeryüzünü adaletle doldurarak malı ve eşyayı insanlara bol bol ikram eden bir evladımı gönderecektir’ buyurmuştur. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 33)


Hz. Mehdi (as)'in ismi Resulullah (sav)'in ismine benzer olacaktır


Bir hadiste ‘Onun ismi benim ismim olacak, ahlakı benim ahlakım olacak...’ denilmektedir. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 34)


Peygamberimiz (sav)'in ''Kar üzerinde sürünerek de olsa''


Peygamberimiz (sav)'in ''Kar üzerinde sürünerek de olsa'' ifadesi, Hz. Mehdi (as)'ın Mekke ve Medine'den çıkmayacağını haber vermektedir.


Peygamber Efendimiz ‘Horasan tarafından bayraklar çıktığını gördüğünüzde, kar üzerinde sürünerek de olsa, o bayraklara katılınız, zira içlerinde Allah’ın halifesi Hz. Mehdi vardır.’ buyurmaktadır. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 35)

İnsanların çoğu bilmiyor, ancak Allah kıyameti Hz. Mehdi (as) için durduruyor


Hadiste, ‘Dünyadan bir gün bile kalsa, Allahu Teala o günü uzatıp benim ehli beytimden birisini (Hz. Mehdi (as)’ı), dünyaya hakim kılmak için gönderecektir.’ buyurulmuştur. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 37)



Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur Külliyatı


Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur Külliyatında Hz. Mehdi (as)'ın kendisinden daha sonra geleceğini açık bir şekilde ifade etmiştir.


1. O ileride gelecek acib BİR ŞAHSIN (şaşılan ve hayret uyandıran şahsın) bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı (önde gelen takipçisi) ve O BÜYÜK KUMANDANIN öncü bir askeri olduğumu zannediyorum.(Barla Lahikası, sf. 162)
2. Tâ âhir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahibleri, yâni HZ. MEHDİ VE ŞAKİRDLERİ (öğrencileri), Cenâb-ı Hakkın izniyle gelir, o daireyi genişlendirir ve o tohumlar sünbüllenir. (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, sf. 172) (Kastamonu Lahikası, sf. 72)
3. Ümmetin beklediği, âhirzamanda gelecek zâtın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymettarı olan iman-ı tahkikîyi neşir ve ehl-i imanı dalâletten kurtarmak cihetiyle, o en ehemmiyetli vazifeyi aynen bütünüyle Risale-i Nur’da görmüşler. İmam-ı Ali ve Gavs-ı âzam ve Osman-ı Hâlidî gibi zatlar, bu nokta içindir ki, o gelecek zatın makamını Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsinde keşfen görmüşler gibi işaret etmişler. Bazan da o şahs-ı mânevîyi bir hizmetkarına vermişler, o hizmetkara, iltifat edene yakışır şekilde bakmışlar. BU HAKİKATTEN ANLAŞILIYOR Kİ, SONRA GELECEK O MÜBAREK ZAT, RİSALE-İ NUR’U BİR PROGRAMI OLARAK NEŞİR VE TATBİK EDECEK. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9)
4. Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar (fikir akımları) var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza (farz edelim) HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için siyaset âlemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum.Hem üç mesele var: biri hayat, biri şeriat, biri imandır. Hakikat noktasında en önemlisi ve en büyüğü, iman meselesidir. Fakat, şimdiki halkın gözünde ve alemin halinin mecburiyetleri nedeniyle en mühim mesele hayat ve şeriat göründüğünden, o zat şimdi olsa da, üç meseleyi birden umum yeryüzünde vaziyetlerini değiştirmek, insanoğlunda geçerli olan âdetullaha uygun gelmediğinden, herhalde en büyük meseleyi esas yapıp, öteki meseleleri esas yapmayacak; ta ki iman hizmeti saflığını umumun nazarında bozmasın ve avamın çabuk iğfal olunabilen akıllarında, o hizmet başka maksatlara âlet olmadığı tahakkuk etsin. Kastamonu Lahikası, 57)
5. Beşinci Sebep: Çok zaman evvel bir ehl-i velâyetten işittim ki: O zat, eski velîlerin gaybî işaretlerinden sonuç çıkarmış ve kanaati gelmiş ki, "Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bidatlar zulümâtını dağıtacak." BEN BÖYLE BİR NURUN ZUHURUNU ÇOK BEKLEDİM VE BEKLİYORUM. FAKAT ÇİÇEKLER BAHARDA GELİR. ÖYLE KUDSİ ÇİÇEKLERE ZEMİN HAZIR ETMEK LÂZIM GELİR. VE ANLADIK Kİ, BU HİZMETİMİZLE O NURANİ ZATLARAZEMİN İZHAR EDİYORUZ (HAZIRLIYORUZ). (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189, Mektubat, 34)
6. Allah’ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nûrunu tamamlamaktan başka birşeye râzı olmaz¦kâfirler isterse  hoşlanmasınlar.Tevbe Sûresi,32. Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli lamlar ve mim ikişer sayılsa, BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDÎNİN ŞAKİRTLERİ OLABİLİR. Her ne ise... Bu nurlu âyetin çok nuranî nükteleri var. Bir damla su denizin varlığına işaret eder. (Şualar, sf. 605)
7. O vakit ona karşı matbu kitapta böyle cevap vermiş:
Herkese dünya terakkî dünyası olsun; yalnız bizim için mi tedennî dünyasıdır? Öyle mi? İşte, ben de sizinle konuşmayacağım. Şu tarafa dönüyorum; müstakbeldeki insanlarla konuşacağım: EY YÜZDEN SONRAKİYÜKSEK ASRIN ARKASINDA GİZLENMİŞ, SÂKİTÂNE BENİM SÖZÜMÜ DİNLEYEN VE gizli bir bakışile gayba bakarak BENİseyreden SAİD, HAMZA, ÖMER, OSMAN, YUSUF, AHMED, V.S. SİZE HİTAP EDİYORUM.  TARİH DENİLEN MÂZİDERELERİNDEN SİZİN YÜKSEK İSTİKBALİNİZE (geleceğinize) UZANAN TELSİZ TELGRAFLA SİZİNLE KONUŞUYORUM. NE YAPAYIM, ACELE ETTİM, KIŞTA GELDİM. SİİNŞAALLAH CENNET-ÂSÂ (cennet gibi) BİR BAHARDA GELİRSİNİZ. ŞİMDİ EKİLEN NUR TOHUMLARI ZEMİNİNİZDE ÇİÇEK AÇACAKLAR. Sizden şunu rica ederim ki, mâzi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit mezarıma uğrayınız. O çiçeklerin birkaç tanesini, mezartaşı denilen, kemiklerimi misafir eden toprağın kapıcısının başına takınız. Yâni, İhtiyar Risalesinin On Üçüncü Ricasında beyan ettiği gibi, Medresetü’z-Zehranın mekteb-i iptidaîsi ve Van’ın yekpare taşı olan kalesinin altında bulunan Horhor medresemin vefat etmesi ve Anadolu’da bütün medreselerin kapatılmasıyla vefat etmelerine işaret ederek, umumunun bir mezar-ı ekberi hükmünde olmasına bir alâmet olarak, o azametli mezara azametli Van Kalesi mezartaşı olmuş."EY YÜZ SENE SONRA GELENLER! ‘ŞU KALENİN BAŞINDA BİR MEDRESE-İ NURİYE ÇİÇEĞİNİ YAPINIZ. CİSMEN DİRİLMEMİŞ, FAKAT RUHEN BÂKİ VE GENİŞ BİR HEYETTE YAŞAYAN MEDRESETÜ’Z-ZEHRAYI CİSMANÎ BİR SURETTE BİNA EDİNİZ" DEMEKTİR.Zaten eski Said ekser hayatı o medresenin hayaliyle gitmiş ve o matbu (basılmış) risalenin 147’nci sayfadan tâ 157’nci sayfaya kadar medresetü’z-zehranın tesisine ve faydalarına dair ehemmiyetli (önemli) hakikatleri yazmış. (Emirdağ Lahikası, Sayfa 343, 344)
8. EY ÜÇ YÜZ SENEDEN SONRAKİ YÜKSEK ASRIN ARKASINDA GİZLENMİŞ VE SESSİZCE NURUN SÖZÜNÜ DİNLEYEN VE GAYBA AİT GİZLİ BİR BAKIŞLA BİZİ SEYREDEN Said’ler, Hamza’lar, Ömer’ler, Osman’lar, Tâhir’ler, Yûsuf’lar, Ahmed’ler, ve saireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, "doğru söyledin" deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu kendi devrimde yaşayanlar, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. NE YAPAYIM, ACELE ETTİM, KIŞTA GELDİM; SİZLER CENNET GİBİ BİR BAHARDA GELECEKSİNİZ. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır. Biz, hizmetimizin ücreti olarak sizden şunu bekliyoruz ki: Mazi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit, mezarımıza uğrayınız; o bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin mezartaşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin başına takınız. Kapıcıya tenbih edeceğiz; bizi çağırınız. MEZARIMIZDAN NE MUTLU SİZE! SADÂSINI İŞİTECEKSİNİZ. HATTA, MİSAFİRLERİMİZİN GÖLGELERİ BİLE MEZARTAŞIMIZDAN BU SADÂYI İŞİTECEKTİR. (Münazarat 86,87,88)

Peygamberimiz (Sav) Şam’ın Haresta Bölgesindeki Olayları Mehdi (As)’ın Çıkış Alameti Olarak Bildiriyor


Peygamberimiz (sav) hadiste Şam taraflarında Hareste denen yerde olaylar olacağına işaret ediliyor. Nitekim tam mübarek Efendimiz (sav)’in bildirdiği üzere 26 Ocak 2012 tarihihinde Haresta bölgesinde şiddetli çatışmalar gerçekleşti.
Halid b. Ma'dan diyor ki:
"Şam diyarının merkezinde Haresta diye isimlendirilen köy helak edilinciye kadar Hz. Mehdi (a.s.) zuhur etmez."

(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")

Üstad Kastamonu Lahikasında, Nur Talebelerinin Durumu

Üstad Kastamonu Lahikasında, Nur talebelerini siyasi ve toplumsal hayata dalarak iman hakikatlerini anlatmaktan uzaklaşma, münafıklarla benzer bir kişilik geliştirme tehlikesine karşı uyarmaktadır.



Bu zamanda iman hakikatlerinin birinci maksat, birinci vazife, asıl amaç olması gerekir. Bunun dışındaki şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalır. Risale-i Nur'la onlara hizmet etmek en birinci görev, merak konusu ve asıl amaç olmalıdır... RİSALE-İ NUR ÇERÇEVESİ DIŞINDA BULUNAN ALİMLER BELKİ DE VELİLER BU SİYASİ VE TOPLUMSAL HAYATIN BAĞLARI SEBEBİYLE İMAN HAKİKATLERİNİN ÖNEMİNİ İKİNCİ, ÜÇÜNCÜ DERECEDE BIRAKIP, O AKIMLARIN ETKİSİNE MARUZ KALARAK, KENDİ İLE AYNI FİKRİ PAYLAŞAN MÜNAFIKLARI BİLE SEVER HALE GELDİ... HEM RİSALE-İ NUR'UN GERÇEK TALEBELERİ ÖLÜMSÜZ ELMASLAR SEVİYESİNDE OLAN İMAN HAKİKATLERİNİ ANLATMA VAZİFESİ İÇİNDE İKEN ZALİMLERİN SATRANÇ OYUNLARINA BENZER KONULARLA İLGİLENEREK ONLARIN KUTSAL VAZİFELERİNİ SEKTEYE UĞRATMAMAK VE ANLAYIŞLARINI KARIŞTIRMAMAK GEREKİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.
Kastamonu Lahikası, s. 84-85

2007 yılında direnişçilerce bombalanan Bağdat Köprüsü Hz. Mehdi (as)'ın zuhur alametlerinden biridir


Müminlerin Emiri Ali (as)’den ... şöyle nakledilmiştir:
BAĞDAT’A KÖPRÜ YAPILDIĞI VE 1 KUYRUKLU YILDIZLAR DOĞUDAN DOĞDUĞU ZAMAN 2 ORDUNUN SÜVARİ BİRLİKLERİ KÖPRÜ ÜZERİNDE ÖLDÜRÜLECEKTİR.
(Muhtasar-u Basair-id Deracat Sayfa:237 ve Et Teşrif Bil Menun Sayfa:367 ve
Bihar Cilt:41 Sayfa:178)
1.     ...KUYRUKLU YILDIZLAR DOĞUDAN DOĞDUĞU ZAMAN...
HALLEY KUYRUKLU YILDIZI 1986 YILINDA DÜNYAMIZIN ÇOK YAKININDAN GEÇMİŞTİR
Hicri 1406'da yani Miladi 1986 yılında "Halley" kuyruklu yıldızı Dünyamızın yakınından geçmiştir. Bu kuyruklu yıldız parlak ışıklı bir yıldızdır.
Mehdi'nin çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 200)
O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi AlamatilMehdiyy-il Muntazar, s. 53)
LULİN KUYRUKLU YILDIZI 2009 YILINDA DÜNYA’NIN YAKININDAN GEÇMİŞTİR.
Lulin kuyruklu yıldızı da aynı Halley Kuyruklu yıldızı gibi 24 Şubat 2009 yılında yani Hicri 1430’da dünyanın yakınından geçti. Bilim adamları bu yıldızın tahminen 1000 yıl kadar sonra tekrar böyle bir geçiş yapacağı söylenmektedir. 
Onun her günkü irtifi (geçiş yönü) ise, meşrikten (doğudan) mağribedir (batıyadır)...

Ashabın verdiği habere göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Vaad edilen Mehdi (a.s.)'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İ DİŞ (1) MÜNEVVER (2) BİR BOYNUZ (3) ÇIKAR." MAĞBDEN (BATIDAN) MEŞKADIR (DOĞUYADIR) (4)...

İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184
Mükerrer olarak, ŞARK CANİBİNDEN DOĞAN AMUD-U NURANİDEN (nurlu sütundan) sormaktasınız.

Bilesin ki,

Ashabın verdiği habere göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Vaad edilen Mehdi (a.s.)'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ (1) MÜNEVVER (2) BİR BOYNUZ (3) ÇIKAR."

Bu rivayetin yapıldığı haşiyede yazıldığına göre, o sütunun iki başı vardı.

Bu sütunun ilk doğuşu, Nuh (as) kavminin helaki zamanında oldu. Aynı şey, İbrahim (as) peygamberi ateşe attıkları sırada dahi doğdu. Firavun'un ve kavminin zamanında dahi doğdu.

Bir de, Yahya (as) peygamberin katledildiği zaman doğdu.

Her kim onu görür, fitnelerin şerrinden Allah'a sığınsın.

Şark tarafında meydana çıkan o beyazlık; önceleri nurlu bir sütun halinde idi. Sonra, ona bir eğrilik geldi; boynuz şeklini aldı.

İhtimaldir ki, onun için:

-iki başlı, isminin verilmesi, şu itibara göre ola: Her iki tarafında da bir incelik olup dişe benzerler; bunun için, her iki tarafta baş itibar edilmiştir. Nitekim, bir süngünün de her iki tarafı incelik taşısa, onun için de:

-İki baş, tabirini kullanır.

Kardeşim Şeyh Muhammed Tahir Bedahşi Confor'dan geldi. Şöyle anlatıyor:

-O sütunun üst tarafında da iki başı var; iki dişe benziyor. İkisi arasında da kısa bir ayrılık var.

Bu mânanın teşhisi sahrada hasıl oldu.

Aynı haberi, bir başka topluluk da verdi.

Halbuki bu doğuş, Mehdi (a.s.)'nin zuhuru zamanında olacak zuhur değildir. Zira, onun zuhuru, yüz başlarında olacaktır. Şu anda dahi, yüz başını, on sekiz sene geçmiş vaziyettedir.

Hadis-i şerifte, Mehdi (a.s.)'nin alâmetleri hakkında şöyle anlatılmıştır:

"ŞARK TARAFINDA BİR KUYRUKLU YILDIZ DOĞUP AYDINLIK VERECEKTİR."

Bu yıldız dahi doğmuştur. Amma o mudur, yoksa onun bir benzeri midir?

Bu yıldıza:

-Kuyruklu yıldız, adının verilmesi, ihtimal ki, şu anlatmalara dayanıyor:

-Sabitlerin seyri, MAĞRİBDEN (BATIDAN) MEŞRİKADIR (DOĞUYADIR) (4)...

Bu yıldızın durumu da, onun seyrine göredir. Yani yüzü meşrik canibine doğru, arkası dahi, mağrib tarafınadır. Bu uzun beyazlık dahi, onun arka tarafındadır. Bu mana icabı olarak, ona:

-Kuyruk... isminin verilmesi yerindedir.

Onun her günkü irtifı (geçiş yönü) ise, meşrikten mağribedir. Ancak o, kısri (kendine has durumunda ağırlık taşıyan) seyri ile felek-i azamın seyrine bağlıdır.

Hakikat-i hali, en iyi bilen Sübhan Allah'tır.
2.    ... ORDUNUN SÜVARİ BİRLİKLERİ...

         TARİH: 2007
Kerkük-Bağdat Köprüsü Bombalandı
Irak'ın kuzeyindeki KERKÜK VE ERBİL KENTLERİNİ GÜNEYDEKİ BAŞKENT BAĞDAT'A BAĞLAYAN SARPA KÖPRÜSÜ DİRENİŞÇİLERİN DÜZENLEDİĞİ BOMBALI SALDIRIDA büyük hasara uğradığını bildirdi.
1. 2007 TARİHİNDE BAĞDAT KÖPRÜSÜ’NDE MEYDANA GELEN BU OLAY, DİRENİŞÇİLERCE GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR. HZ. ALİ (AS)’DA SÖZÜNDE DİRENİŞÇİLERE ÖZELLİKLE DİKKAT ÇEKMİŞTİR.

2. DOĞUDAN BATIYA DOĞRU HAREKETLERİNE BAŞLAYAN HALLEY VE LULİN KUYRUKLU YILDIZLARININ ÖZELLİKLERİ, HZ. ALİ (AS)’IN BAĞDAT KÖPRÜSÜ’NÜN YIKILIŞI İLE İLGİLİ OLARAK VERDİĞİ DETAYLARA BİREBİR UYMAKTADIR.  İKİ KUYRUKLU YILDIZ DA HİCRİ 1400 LERDE DÜNYANIN YAKININDAN GEÇMİŞLERDİR. VE İKİ YILDIZ DA HAREKETLERİNE DOĞUDAN BAŞLAMAKTADIRLAR.

3. GÜNÜMÜZDEN 1400 YIL ÖNCE HZ. MEHDİ (AS)’IN ÇIKIŞ ALAMETLERİNDEN BİRİ OLARAK HABER VERİLEN BU OLAY DA, HZ. MEHDİ (AS)’IN ZUHUR ETTİĞİ HİCRİ 1400 LER İÇİNDE YANİ 2007 YILINDA AYNI DETAYLARIYLA VUKUU BULMUŞTUR.


Al-i İmran Suresi'nin 103. ayeti


Al-i İmran Suresi'nin 103. ayetinde geçen; ''Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın...'' ifadesinin ebced değeri Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış tarihi olan 1900 yıllarına işaret etmektedir.

ALLAH'IN İPİNE HEPİNİZ SIMSIKI SARILIN. DAĞILIP AYRILMAYIN. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.
Al-i İmran Suresi, 103

1-) Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.
Va'tasimuu    bihabli   Allahi   cemiyan
6   +  607 +      42    +    96   +    124  = 875 (Şeddeli)
2-) Dağılıp ayrılmayın.
Ve     la    tefarrukuu
6  +  32  +   987 = 1025 (Şeddeli)
1025 + 875 = 1900
''ALLAH'IN İPİNE HEPİNİZ SIMSIKI SARILIN. DAĞILIP AYRILMAYIN...'' ifadesinin ebced değeri 1900 tarihini vermektedir. Ayet bir yönüyle, 1900’lü yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına ve İslam Devletleri’nin ayrılmasına işaret etmektedir.
Doğrusunu Allah Bilir

Bediüzzaman Hazretleri ''Küfrün beli kırıldı''


Bediüzzaman Hazretleri ''Küfrün beli kırıldı'' diyerek, ''küfrün etkisi azaldı'' demektedir. Hz. Mehdi (as) devrinde ise küfür fikren tamamen son bulacaktır.

Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur’da deccaliyet ve süfyaniyet önce gittikçe yayılacak, sonra Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)’ın fikri mücadeleriyle bu fitneler tamamen son bulacak, demiştir.
Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden (materyalizm, Darwinizm’den) tevellüd eden (doğan) bir cereyan-ı Nemrudane (isyankar bir cereyan), GİTTİKÇE ÂHİR ZAMANDA FELSEFE-İ MADDİYE VASITASIYLA (materyalist felsefe vesilesiyle) İNTİŞAR EDEREK (yayılarak) KUVVET BULUPUluhiyeti (Allah’ın varlığını) inkâr edecek bir dereceye gelir. (Mektubat s. 57)
Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüd eden bir cereyan-ı Nemrudane...
Yani, Bediüzzaman Hazretleri, isyankar yani anarşist terörist faaliyetlerin materyalist Darwinist ideolojilerden destek aldığını vurguluyor.
Gittikçe ahir zamanda...
Bediüzzaman Hazretleri ne diyor? Gittikçe ahir zamanda diyor. Yani, “benden sonra küfür artacak” diyor. Gittikçe kelimesiyle de ivme kazanarak şiddetlenecek bir duruma işaret ediyor.
Felsefe-i maddiye vasıtasıyla intişar ederek  kuvvet bulup
Demek ki fitneler, Materyalist Darwinist ideolojilerden aldığı destekle yayılacak ve kuvvet bulacak. Kuvvet bulmak ne demektir? Bediüzzaman Hazretleri’nden sonraki dönemde dinsizliğin, fitnenin, acıların, zulümlerin daha da artması demektir.
Uluhiyeti inkâr edecek bir dereceye gelir.
Yani, Bediüzzaman Hazretleri’nden sonra Darwinist, Materyalist ideolojiler öyle gelişip kuvvet bulacak ki, Allah’ın açıkça inkar edildiği bir dönem olacak. İşte sürekli artarak gelişen bu fitneyi, bu belayı Hz. Mehdi (as) durduracak.
DARWINİST, MATERYALİST FİTNEYİ FİKREN TAM SUSTURMAK HZ. MEHDİ (AS)’IN VAZİFESİDİR
FEN VE FELSEFENİN tasallutiyle (etkisiyle) ve MADDİYYUN VE TABİİYYUN TAUNU, (materyalizm, Darwinizm ve ateizm hastalığı) beşer içine intişar etmesiyle (insanlar arasında yayılmasıyla), her şeyden evvel FELSEFEYİ VE MADDİYYUN FİKRİNİ (materyalizm, Darwinizm ve ateizm gibi Allah’ı inkar eden dinsiz akımları) TAM SUSTURACAK TARZDA imanı kurtarmaktır... (Emirdağ Lahikası, s. 259)
Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intişar etmesiyle
Yani, Materyalist, Darwinist ve ateist ideolojilerin sözde bilimi kullanarak insanlar arasında adeta bir salgın hastalık gibi yayılmasıyla
Her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini tam susturacak tarzda imanı kurtarmaktır.
Demek ki Hz. Mehdi (as), Darwinist Materyalist ideolojileri ilimle, bilimle, fikirle tam olarak susturacak, yani fikren ortadan kaldıracak ve insanların imanına vesile olacak.
Bediüzzaman Hazretleri devrinde, Darwinist Materyalist ideolojiler tam anlamıyla susturulmuş mudur?
Hayır, susturulmamıştır.
Üstadımız Hazretleri, imanın yayılmasında çok kıymetli büyük hizmetler yapmış, bu faaliyetleriyle Hz. Mehdi (as)’a zemin hazırlamış, ancak onun devrinde dinsiz ideolojilerin tam olarak etkisiz hale getirilmesi mümkün olmamıştır. Darwinizmin ve materyalizmin fikren tam mağlup edilmesi, bu vesileyle insanların imanlarının kurtarılması Hz. Mehdi (as)’ın vazifesidir ve bu vazifeyi tam yerine getirecektir.

Bediüzzaman Hazretleri ''küfrün beli kırıldı'' 2


Bediüzzaman Hazretleri ''küfrün beli kırıldı'' diyerek, ''küfrün etkisi azaldı'' demektedir. Hz. Mehdi (as) devrinde ise küfür fikren tamamen son bulacaktır -2-


Bediüzzaman Hazretleri kendi devrinde yaptığı imani çalışmayla dinsizliğe fikren önemli bir darbe indirmiştir. Ancak bu fikri darbe küfrü tamamen yok edici değil, ETKİSİNİ AZALTICI BİR FİKRİ DARBEDİR.
Üstadımız, Hutbeyi Şamiye’de Hicri 1371 (Miladi 1952) yılından sonra İslam aleminde meydana gelecek gelişmeleri anlatmıştır. Bu hutbesinde küfrün tam olarak etkisiz hale getirilmesinin ise, Hz. Mehdi (as) devrinde olacağını söylemiş ve Hicri 1371’den “30-40 SENE SONRA”“YARIM ASIR SONRA” gibi net tarihlerle küfrün tam yenilgisinin Hicri 1400’lerden itibaren gerçekleşeceğini söylemiştir.
Evet, ŞİMDİ OLMASA DA 30-40 SENE SONRA fen ve hakiki marifet (ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (iyi ve faydalı yönlerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip (o üç kuvvetle donatıp), cihazatını verip (gerekli ihtiyacını karşılayıp) O DOKUZ MANİLERİ MAĞLUP EDİP (o dokuz engelleri yenip) DAĞITMAK İÇİN taharri-i hakikat meyelanını (gerçekleri araştırma eğilimini) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin (sınıfının) cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA ONLARI DARMADAĞIN EDECEK.
(Hutbe-i Şamiye, sf. 25)
Şimdi olmasa da 30-40 sene sonra
Burada Bediüzzaman Hazretleri küfrün yenilgisinin ne zaman olacağının tarihini veriyor. “ŞİMDİ DEĞİL”, yani benim yaşadığım devirde değil, 30-40 SENE SONRA, yani Hicri 1371’den 30 – 40 sene sonra” demektedir.
Hicri 1371 + 30 = Hicri 1401 = Miladi 981
Hicri 1371 + 40 = Hicri 1411 = Miladi 1991
... fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini (faydalı yönlerini), o üç kuvveti tam teçhiz edip...
Demek ki, Hz. Mehdi (as) bilimin ve teknolojinin tüm yönlerinden en iyi şekilde faydalanacak.
... cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için...
Bediüzzaman Hazretleri, “Mağlup edip dağıtmak” ifadesini kullanıyor. Küfrün belini kırmak, küfrü fikren mağlup edip dağıtmak değildir. Mağlup edip dağıtmak, tıpkı Hz. Musa (as)’ın buzağı heykelini yakıp küllerini denize savurarak yok etmesi gibi, küfrü fikren tam anlamıyla etkisiz hale getirmekdinsizliğin sebep olduğu tüm belaları ortadan kaldırmak, acıların, zulümlerin, haksızlıkların, mağduriyetlerin son bulmasını sağlamak demektir.
Üstadımız devrinde ise, küfür son bulmamıştır, dinsizliğin sebep olduğu belalar ortadan kalkmamıştır, acılar, zulümler, haksızlıklar bitmemiştir.
Allah’ın izniyle tüm bunları Hz. Mehdi (as), talebeleriyle birlikte gerçekleştirecektir.
...taharri-i hakikat meyelanını (yani, gerçekleri araştırma eğilimini) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş,
Demek ki Hz. Mehdi (as), ilmi mücadelesini sevgiyle ve şefkatle yürütecek, dinsizliğin dinini gerçek, somut bilgilerle fikren yok edecektir.
... inşaAllah yarım asır sonra onları darmadağın edecek...
Bediüzzaman Hazretleri bir kez daha tarih veriyor. YARIM ASIR SONRA, yani Hicri 1371’den 50 yıl sonra diyor. Hicri 1371’den 50 yıl sonrası ise Hicri 1421, yani Miladi 2001’dir.
YARIM ASIR SONRA: 1371 + 50 = 1421 = 2001
Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, bu sözünde önemli bir gerçeğe daha dikkat çekmiştir. “Darmadağın etmek” sözünü özellikle kullanmıştır.
Bir şeyin darmadağın olması, tam anlamıyla dağılıp bitmesi demektir. Yani Bediüzzaman Hazretleri, “yarım asır sonra onları darmadağın edecek” sözüyle, dinsizliğin kendisinden yarım asır sonra Hz. Mehdi (as) vesilesiyle tam olarak etkisiz hale getirileceğini söylemektedir.

Bediüzzaman Hazretleri ''küfrün beli kırıldı'' diyerek


Bediüzzaman Hazretleri ''küfrün beli kırıldı'' diyerek, ''küfrün etkisi azaldı'' demektedir. Hz. Mehdi (as) devrinde ise küfür fikren tamamen son bulacaktır -3-


Bediüzzaman Hazretleri kendi yaşadığı dönemde küfrün etkisini azaltacak ilmi bir çalışma yapmış, ancak küfrün fikren tamamen son bulmasına vesile olmamıştır. HZ. MEHDİ (AS)’IN ise AHİR ZAMANIN EN BÜYÜK FESADINA SON VERİP ZULMÜ DAĞITACAĞINI söylemektedir.
AHİR ZAMANIN EN BÜYÜK FESADI ZAMANINDA (fitnelerin en yoğun olduğu dönemde), elbette EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi, yenileyici), hem HAKİM, hem  MEHDİ hem MÜRŞİD (doğru yolu gösteren kişi)hem  KUTB-U AZAM (Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük evliyalardan, zamanın en büyük mürşidi)  OLARAKBİRZAT-I NURANİYİ (nurlu bir zatı, yani Hz. Mehdi (as)’ı)GÖNDERECEK  ve  O ZAT (Hz. Mehdi (as)) da,  EHL-İ BEYT-İ NEBEVİDEN (Peygamberimiz (sav)’in soyundan)OLACAKTIR... (Mektubat, s. 411-412)
AHİR ZAMANIN EN BÜYÜK FESADI ZAMANINDA...
Demek ki, asıl büyük fesat, fitne ve kargaşa Bediüzzaman Hazretleri’nden sonra, ahir zamanda olacak. 
Gerçekten de Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatının ardından, tam Üstadımız’ın tarif ettiği şekilde, Darwinist, materyalist ideolojiler büyük güç kazanmış, dinsiz ideolojilerin sebep olduğu maddi ve manevi belalar tüm dünyayı sarmıştır.
 ... Elbette EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD...
Hz. Mehdi (as) en büyük bir Müçtehit ve en büyük Müceddid olacağına göre içtihat eden yani gerektiğinde Kuran’a ve hadislere göre yeni hüküm çıkarabilen kişidir. Ve tüm İslam alemi bu konuda ona tabi olacaktır. Yani, Mehdi (as) herhangi bir mezhebe tabi olmayacak, tüm mezhepler ona tabi olacaktır. Bediüzzaman Hazretleri ise Şafi mezhebine tabi olmuştur ve hayatının sonuna kadar Şafi mezhebine bağlı olarak kalmıştır.
... hem  HAKİM...
Hz. Mehdi (as) Hakimdir, yani yargı sistemini en adil hale getirecek, yenileyecek, düzenleyecek ve yeryüzünün her noktasına adaleti hakim kılacaktır. "HAKİM"lik sıfatını kullanarak, Müslümanların tüm meselelerine çözüm getirecek, onun adil hükümleri ve yönlendirmesiyle dünya kurtuluşa erecektir. Hz. Mehdi (as) yargılanan değil, adaleti tam uygulayan biri olarak yargılayan, yani yargıyı en adil şekle getiren olacaktır. Bediüzzaman Hazretleri’nin ise tüm hayatı hapislerde, sürgünlerde geçmiş, çektiği büyük çilelerle hem tüm Müslümanların hem de Allah’ın izniyle Allah’ın rızasını kazanmıştır.
hem  MEHDİ hem MÜRŞİD hem  KUTB-U AZAM olarak
Üstadımız Hz. Mehdi (as)’ın hem Mehdi yani insanların hidayetine vesile olan, hem Mürşid yani tüm insanları doğruya, güzelliğe ileten hem de Kutbu Azam yani Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük bir evliya, zamanın en büyük mürşidi olacağını söylüyor. Bediüzzaman Hazretleri Hicri 13. Yüzyılın müceddidi olan çok büyük bir alimdir, ancak devrinde tüm İslam alimlerinin ona bağlanmaları gibi bir durum söz konusu olmamıştır.
BİR ZAT-I NURANİYİ GÖNDERECEK  ve  O ZAT da,  EHL-İ BEYT-İ NEBEVİDENOLACAKTIR.
Görüldüğü gibi, Bediüzzaman Hazretleri Hz. Mehdi (as)’dan bahsederken BİR ZAT diyor. Şahıs diyor, şahsı manevi demiyor. “O zat, Peygamberimiz (sav)’in soyundan olacak” diyor. Bir şahsı manevinin, Peygamberimiz (sav)’in soyundan olması söz konusu olamaz. Ve gönderecekdiyor, göndermiş, gelmiş geçmiş demiyor. Üstadımız’ın sözlerine göre Hz. Mehdi (as)’ın şahıs olarak geleceği açıktır. Elbette Hz. Mehdi (as), talebeleri ve onlardan meydana gelen bir şahsı manevi de olacaktır. Ancak Hz. Mehdi (as), talebelerinin ve talebelerinden meydana gelen şahsı manevinin başında bizzat bulunacaktır.
... Cenab-ı Hak bir dakika zarfında beyn-es sema vel-arz alemini(yer ile gök arasındaki alemini) bulutlarla doldurup boşalttığı gibi bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden  KADİR-İ ZÜLCELAL (herşeye muktedir olan Yüce Allah) HZ. MEHDİ İLE DE, ALEM-İ İSLAM’IN ZULÜMATINI(zulüm devrini, karanlığını) DAĞITABİLİR. VE VA’DETMİŞTİR VAADİNİ ELBETTE YAPACAKTIR. (Mektubat, s. 411-412)
... Cenab-ı Hak bir dakika zarfında beyn-es sema vel-arz alemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden  Kadir-i Zülcelal
Bazı kimseler Hz. Mehdi (as)’ın şahıs olarak gelmesini, talebeleriyle birlikte yaptığı faaliyet neticesinde küfrün fitnelerinin son bulmasını ve İslam ahlakının bütün dünyaya hakim olmasını kendilerince zor görüyorlar. Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri ise,  Yüce Allah dilediğinde nasıl bir saniyede tüm fırtınaları dindiriyorsa, nasıl bahar içinde bir anda yaz mevsimini, yazda bir anda kış mevsimini yaratıyorsa, Hz. Mehdi (as)’ı da göndermeye ve onunla tüm fitneleri durdurmaya güç yetirendir diyor. Bunun Allah için çok kolay olduğunu söylüyor.
Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam’ın zulümatını dağıtabilir. Ve va’detmiştir vaadini elbette yapacaktır.
Üstadımız her şeyin sahibi olan ve her şeye güç yetiren Rabbimiz’in Hz. Mehdi (as) vesilesiyle İslam aleminin zulmünü dağıtacağını söylüyor. İslam aleminin maruz kaldığı zulüm Bediüzzaman Hazretleri devrinde son bulmamıştır. Irak, Afganistan, Doğu Türkistan, Moro, Burma, Keşmir, Suriye... Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar adeta bir esaret altında ezilmekte ve zulüm görmektedir. İşte bu zulüm, bu acılar, bu zorluklar Hz. Mehdi (as) vesilesi ile TAM OLARAK SON BULACAKTIR. Bu, Allah’ın vaadidir. Allah vaadini mutlaka gerçekleştirir.